Rum lider Anastasiadis sözde Cumhurbaşkanı seçildikten 11 ay sonra "kerhen" oturduğu müzakere masasından nihayet aklınca bir bahane uydurdu ve kalktı. Bahanesi de "Türk Deniz Kuvvetlerine ait gemilerin Kıbrıs Rum tarafının tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde" seyir yapması.
Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Parlamentosu'nda görev yapan 5 milletvekili de hemen ve toplu halde aynı şikayetlerini Avrupa Parlamentosu'na yazılı bildirdiler.
Ya bunlar kör cahil, ya da ben.
Bizim aramızdan bazıları da "Türkiye gemilerini çeksin, müzakereler başlasın" diyecek kadar konudan uzak, gözü kapalı ve söylemeye dilim varmıyor ama "Kayıtsız koşulsuz Rum destekçisi." Bu kişiler gemiler çoğulunu kullanırlarken "kaç tane gemi varmış ve neredeymiş bunlar" diye sormaktan da kendimi alamıyorum.
Nerede görülmüş, hangi ülkesel veya da uluslararası yasada veya da kural da belirtilmiş "Uluslararası suların bir devletin egemenlik alanı" olduğu, gerçekten de çok merak ediyorum.
Karalarda, devletlerin sınırları harita üzerinde koordinatlarla belirlenir ve ilan edilir. Söz konusu devletin karasal egemenliği bu sınırların içindedir. Aynı şekilde havadaki egemenlik sahası da bu sınırların dikey olarak göğe doğru uzayın başlangıç sınırına kadar uzanan hayali çizgisi içinde yer alır.
Denizde ise Uluslararası Deniz Hukuku geçerlidir.
I. ve II. Deniz Hukuku'na göre adaların egemenlik alanları deniz içinde kıyıdan 6 mil (9.6 km) açığa kadardır. Türkiye'nin ve ABD'nin altında imzası olmayan III. Deniz Hukukuna göre de 12 mildir. (19.2 km) Bu çizginin ötesinde 24 mil devam eden "Bitişik Bölge" de dahil olmak üzere "Uluslararası seyire açık sular"dır. Gemiler, ister sivil olsunlar, ister askeri gemi, uluslararası deniz olarak tanımlanmış sularda hiç bir devletten izin almadan seyir yapmak hakkına sahiptirler.
ABD'nin Akdeniz'e özgü hayata geçirdiği ve görevlendirdiği 5. Filo'nun, Rusların Akdeniz filosunun, Fransız askeri gemilerinin, İngiliz askeri gemilerinin ve diğer ülkelerin gemilerinin Rumların iddiasına göre Akdeniz'de, nerede olurlarsa olsunlar seyir yaptıklarında Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerden izin almaları gerekiyor. Aksi takdirde söz konusu ülkenin egemenlik hakkını çiğnemiş oluyor ki, bu sav yanlıştır.
Anastasiadis'in masadan kalkmasına neden olan Türk Deniz Kuvvetlerine ait TCG Gelibolu (F-493) Fırkateyni Kıbrıs adası kıyılarından asgari 60 km. açıkta, uluslararası sularda seyir etmekteydi, Anastasiadis masadan kalktığı vakit. Aynı gemi daha evvel de Somali'deydi.
Barbaros gemisi ne Anastasiadis masadan kalktığı vakit ne de bu yazının yayınlandığı 17 Ekim Cuma günü iddia edildiği gibi 2., 3. veya 9. parselde değildi. Anastasiadis, onun yardakçıları Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Parlamentosu Milletvekilleri ve de bizim aramızdaki Rum şakşakçıları sadece hayal görüyorlardı o günlerde.
Barbaros Sismik Araştırma gemisi sözde Kıbrıs Rum Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin 1, 2, 3, 8 ve 9 no’lu deniz parsellerini içeren ve geçen hafta ilan edilen Navtex uyarınca, 20 Ekim günü uluslararası kurallara göre seyir yaparak sismik aramada bulunacak. Yapacağı seyir ve sismik araştırma için uluslararası kurallara göre hiç bir devletten de izin almasına gerek yok.
Gerçek şu ki, I. ve II. Deniz Hukukuna göre söz konusu parseller Türkiye Cumhuriyeti'nin 1958 yılında ilan ettiği kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi içinde yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti III. Deniz Hukukunun altına imzasını koyana kadar da bu hakkı geçerli, Anastasiadis'in iddia ettiği gibi egemenlik hakkı da varsa, bu hak Türkiye Cumhuriyetine ait, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne değil...
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun