Pazartesi günü KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum lider Anastasiades arasında yapılan görüşmeyi incelediğim ve değerlendirdiğim vakit ortaya çizilmeye çalışılan tablodan çok farklı bir tablo, farklı bir gerçek çıkıyor.
Rum lider Anastasiades, geçmişte müzakere masasına oturan Rum liderlerin uyguladıkları taktik ve stratejilerin aynısını, hatta buna tıpa tıp benzerini de uyguluyor diyebiliriz ama yöntemi çok değişik, üstü de iyice örtülü.
Ağzından "Şişhane" kelimesi çıkarken, gerçekte "Meyhaneyi" kastediyor, sol gösterirken de sağ vurmaya çalışıyor. İstediğini elde edemeyince de "Türkler müzakereleri baltalıyor" çığırtkanlığı yapıyor en ucuz bir şekilde, bayatlamış, yıllardır BM'yi de baymış ve artık kokuşmuş bir taktikle…
Pazartesi günü liderler arasında süren müzakere görüşmeleri tamı tamına 3 buçuk koca saat sürdü. Konuşulan konular, daha doğrusu Anastasiadis'in "Al-Ver" sürecine geçmek için masaya koyduğu taleplerinin tümü de Türk tarafının peşinen hayır dediği, bir evvelki Rum lider Hristofyas ile Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun anlaştığı ve üzerinde mutabakata vardığı konular.
Anastasiades hem geçmişte üzerinde mutabakata varılan ve BM kayıtlarına da "anlaşılmış konu" olarak geçmiş maddelere geri dönüp değiştirmeye çalışıyor, hem de BM Genel Sekreterinin raporlarında,‘müzakerelerin sonunda görüşüleceği belirtilen’ konuları öne çekmeye çalışıyor.
Talat-Hrtistofyas ve Eroğlu-Hristofyas görüşmelerinde üzerinde mutabakata varılan ve bu nedenle de kapatılan "Dönüşümlü Başkanlık" konusunu Anastasiades'in "Yönetim" başlığı altında tekrar sunmaya çalışması, bugüne değin süregelmiş olan müzakere etiğine tamamen aykırı. Zaten daha müzakerelere oturmaya nazlanırken ve masaya oturmamak için de binbir dereden su getirmeye çalışanAnastasiades, geçmişte üzerinde mutabakata varılmış hiç bir konuyu kabul etmeyeceğini, müzakerelere sil baştan başlanması gerektiğini öne sürmüştü. Taraftar bulamayınca da küllü su gibi yerine oturmuş, ABD'nin baskısıyla da bir müddet sonra masaya oturmak zorunda kalmıştı.
Pazartesi günü masaya koyduğu sadece bu konu değil. Türklerin "Hayır" diyeceği ne kadar konu ve kırmızıçizgiler varsa, neredeyse hepsini koydu masaya ve hedefi de Türklere "Hayır" dedirtmek ve masadan da Türkleri suçlayarak kalkmak. Rumların son 50 yıldır uyguladıkları bu Bizans taktiği gerçekten de bıktırdı artık.
Rum lider sırası ile "Toprak", "Toprak ayarlamaları", "Garantiler", "Güvenlik", "Maraş", "Avrupa Birliğ'nin müzakerelere müdahil olması" ve "Kurulacak devletin başkanının Kıbrıslı Rum, başkan yardımcısının da Kıbrıslı Türk olması" konularını masaya koyarak Eroğlu'na açıkça "hayır" dedirtmeye çalıştı. Arkasından da bu konularda yakınlaşmalar sağlanmazsa, bir sonraki aşamaya geçemeyeceğini açıkladı.
Gerçekte Anastasiades Kıbrıslı Türklere demek istiyor ki,"Şartları ben koyarım. Ya kabul edersiniz, ya da müzakerelere devam etmem ve bozguncu olarak sizi suçlarım."
Toplantıdan sonra da Anatasiades tarafından beslenen köşe yazarları Cumhurbaşkanı Eroğlu'nu suçlamaya ve "Yeni Mr. No" diye tanıtmak çabasına giriştiler. İşte bizim Rum adadaşlarımız böyle kişiler. Kendilerini fiilen 60 yıldan fazladır tanıdığım için hiç değişmediklerini söyleyebilirim.
"Beraber gül gibi geçinip yaşarız" diyenlere tavsiyem, önce Rumları bir tanıyın, sonra kararınızıverin…
Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc
http://www.twitter.com/ataatun
http://www.ataatun.com
3 Haziran 2014