Sevgili,
“Kendi Heykelini Yapan Adam” Orhan Karaveli’nin dokuzuncu eseri.
Bunu da tüm öbürleri gibi ilgiyle okudum.
Önce İlhan Selçuk’u anlatan bu kitap ile ilgili bir hususu belirtelim: Kitabın adı benden esinlenmiş değil.
Bizzat İlhan Selçuk’un kendisi “Her insan yaşamı boyunca kendi heykelini yontar” demişti. İlhan Abi’nin yaşam çabasını çok güzel özetleyen, hayran olduğum bu deyişi Galatasaray’dan ağabeyim olan Orhan Karaveli’ye yalnızca naklettim ben.
Kırk yılı aşkın bir birlikteliğimiz olan İlhan Selçuk ile ilgili çok kitap yazılacaktır, tıpkı dünya çapında sanatçı olan Turhan gibi...
Bu iki kardeşin hem eserleri, hem de kişilikleri uzun uzun üzerinde durulmasını gerektirecek önemdedir.
İlhan Selçuk’u anma toplantılarından birinde, değerli dostu Alev Coşkun, onu anlamak için babası Kasım Selçuk ile annesi Hikmet Selçuk’a bakmak gerektiğini söylemişti.
Çok haklıydı. Bu iki yanını birbirinden ayırmak mümkün olabilirse eğer, diyebiliriz ki, İlhan Selçuk Atatürkçü yanını Kuvvacı Kasım Selçuk’tan, aydınlanmacı, ince mizahçı yanını, iyi eğitim görmüş annesi Hikmet Selçuk’tan almıştır.
***
Orhan Karaveli’nin “Kendi Heykelini Yapan Adam”ı yalnız İlhan Selçuk kitabı değil, bireyleri birbirlerine çok bağlı olan, bir “Selçuklar” kitabı adeta.
Benim de en çok ilgimi çeken eserin bu yanı oldu. İlhan, Turhan ve Ülfet kardeşlerin birbirlerine bağlılıklarına yıllarca tanıklık ettim.
En küçükleri Ülfet hem küçük kız kardeş, hem de ablaydı. İlhan, Turhan’ın hem küçük kardeşi hem ağabeyiydi.
Aileyi eskiden tanıyan bir dostum, “Ne kadar yetenekli iki kardeş” dediğimde bana gülümseyerek şunları söylemişti:
- Bir de hiç ortaya atılmayan Ülfet’i yakından tanımalıydın, o en parlaklarıydı.
Orhan Karaveli kitabında, uzun uzun Haydarpaşa Erkek Lisesi’nde okurken zatürreden ölen en büyük kardeş Orhan Selçuk’tan da söz ediyor. Seçkin bir yazı yeteneği olan Orhan’ın, 17 yaşındayken yaptığı, uzmanları da şaşırtan nitelikteki suluboya resimleri kitabın sonunda yer alıyor. Gerçekten hepsi de şaşırtıcı.
Kimbilir Orhan Selçuk yaşasaydı, belki de İlhan Selçuk kadar büyük bir yazar veya Turhan Selçuk kadar iyi bir çizer veya her ikisi de olabilecekti.
İlhan ve Turhan kardeşlerin Adana’dayken, futboldaki başarıları da göz önünde bulundurulunca, gerçekten, yetenek açısından istisnai kişilerle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
***
Bu müthiş Selçuk kardeşlerin ortak noktası kan bağları. Bu eskilerin deyimiyle müstesna mutena gençlerin gizi her ikisinden de hasletlerini aldıkları, Kasım ve Hikmet Selçuk’ta yatıyor olmalı.
Bu yetenekler, nereden geliyor, Kasım Selçuk’un geldiği Girit’ten mi, yoksa oraya gitmeden önce yaşadığı Selçuk’tan mı ya da anne tarafından mı?
Bu yeteneklerin kökenindeki bölgeyi veya etnisiteyi aramaya kalkışmak sanırım beyhude bir çaba olacak.
Selçuk kardeşlerin pırıltısı, burada birbiri ardından gelen ve hepsi bulunduğu yerde pıtrak gibi biterken, birbirlerinden etkilenen uygarlıkların beşiği Anadolu’nun ortak genleridir.
Bu genlerin kökeninde, ırk, dil, din, bölge aramak gereksizdir.
Anadolu’nun görece yeni keşiflerinden olan Sagalasos kazıları sırasında bulunan mezarlarda yapılan araştırmalarda, kalıntılarda bulunan insan dokularıyla, kazıya katılan bölge ahalisinin aynı genlere sahip oldukları ortaya çıkınca bilim insanları çok şaşırmıştı.
Bu araştırma, binlerce yıldır aynı özellikleri taşıyan bir Anadolu halkının varlığını gösterdi bize.
İlhan Selçuk da Turhan Selçuk da Anadolu aydınlanmasının, çağımızdaki parlak ürünleri olarak yaşadılar, eserler verdiler.
Bu gerçeğin ışığında yaklaşırsak olaya, her şeyi çok daha iyi kavrayabiliriz.(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)