17 Ekim tarihli ve "Anastasiadis'in Denizde Egemenlik İddiası" başlıklı köşe yazımda "Bizim aramızdan bazıları da "Türkiye gemilerini çeksin, müzakereler başlasın" diyecek kadar konudan uzak, gözü kapalı ve söylemeye dilim varmıyor ama "Kayıtsız koşulsuz Rum destekçisi." Bu kişiler gemiler çoğulunu kullanırlarken "kaç tane gemi varmış ve neredeymiş bunlar" diye sormaktan da kendimi alamıyorum. Nerede görülmüş, hangi ülkesel veya da uluslararası yasada veya da kural da belirtilmiş "Uluslararası suların bir devletin egemenlik alanı" olduğu, gerçekten de çok merak ediyorum" diye yazmış ve sorgulamıştım.
Sorumun yanıtı aradan 23 geçtikten sonra geldi. Bu yanıt üstelik resmi ağızdan, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin ağzından oldu. Daha da resmisi yok.
Yunanistan'da yayınlanan haftalık Kathimerini gazetesi BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile yaptığı röportajı 9 Kasım pazar günü yayınladı. Bu röportajın benim için en ilgi çeken tarafı, benim 23 gün evvel söylediklerimi ve yazdıklarımı Eide'nin açıkça onaması.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide söz konusu röportajında “Kıbrıs’ın belirli ekonomik faaliyetler için egemenlik hakları var ancak savaş gemileri de dahil herkes MEB içerisinden geçebilir. Orada on savaş gemisi bile bulunabilir. Başka bir ülkenin MEB’ine platform götürüp sondaj yapamazsınız, bu doğru. Ancak istila söz konusu değildir. Bir ülkeyi veya kara sularını istila edebilirsiniz. MEB kara sularının parçası değil”, diyerek, gerek "MV Barbaros Hayrettin Paşa" adlı sismik araştırma gemisinin, gerekse de "TCG Gelibolu (F-493) Fırkateyni"nin Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs adası kıyılarından 60 km açıkta seyir yapmasının yasal olduğunu net bir şekilde teyit etti.
Denizlerde "Uluslararası Deniz Hukuku" geçerlidir.
I. ve II. Deniz Hukuku'na göre adaların egemenlik alanları deniz içinde kıyıdan 6 mil (9.6 km) açığa kadardır. Türkiye'nin ve ABD'nin altında imzası olmayan III. Deniz Hukukuna göre de 12 mildir. (19.2 km) Bu çizginin ötesinde 24 mil devam eden "Bitişik Bölge" de dahil olmak üzere "Uluslararası seyire açık sular"dır. Gemiler, ister sivil olsunlar, ister askeri gemi, uluslararası deniz olarak tanımlanmış sularda hiç bir devletten izin almadan seyir yapmak hakkına sahiptirler.
Uluslararası Hukuk profesörü Harry Tzimitras'da aynı doğrultuda bir açıklama yaptı evvelki gün... BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin ve Tzimitras'ın bu açıklamaları Anastasiadis'in masadan kalkmasının tamamen kapris olduğunu ortaya koyuyor.
Eide'nin bu açıklamasından sonra, Dışişleri Bakanlığımız, -bu açıklamayı referans vererek- yoğun bir şekilde "resmi şikayet" süreci başlatmalıdır. Başta Rum hayranı Avrupa Komisyonu Başkanı Junckers ve Avrupa Birliğine üye devletlerin Başkanları, Başbakanları ve Dışişleri Bakanları olmak üzere, BM Genel Sekreteri, ABD'nin Dışişleri Bakanı John Kerry, Türk Keneşine üye ülkelerin Dışişleri Bakanları ile İslam İşbirliği Örgütüne üye ülkelerin Dışişleri Bakanlarına Rum lider Anastasiadis'in hiç bir uluslararası geçerliliği olmayan bir nedenle masadan kalktığını ve müzakereleri sabote ettiğini içeren resmi şikayet yazıları gönderip, resmi ziyaretlerle birebir ilişkiler kurup sözlü olarak da bu şikayetleri dile getirmek gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığının, bu yönde yapılacak girişimlerde bize her tür kapıyı açacağı ve yardımda bulunacağı da şüphe götürmez bir gerçektir.
Artık savunma zamanı değil, haklarımızı yüksek sesle arama zamanı gelmiştir...
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun