Akit'in Çandar'a iyiliği

Kabul ediyorum, başlık biraz "ironik" oldu. Ama anlattığımda bana hak vereceğinizden eminim.

"Basın Arşivi"
sayfasında sık sık fotoğrafımla birlikte yazımdan alıntılar çıktığı için, (dün de "PKK'nın asıl tehdidi Kürtler'e" başlıklı yazıma yer verildi nitekim) öteden beri birçok kişi benim Akit yazarı olduğumu zanneder. Yeni Şafak'ta yazdığım zamanlarda da, özellikle Avrupa'da, Akit'e ulaşıp Yeni Şafak'a ulaşamayan, şimdi Akit'e ulaşıp BUGÜN'ü görmeyen okurlar, karşılaştıklarında "Akit'te yazıyorsunuz değil mi" diye sorarlar. Bundan rahatsız da olmadım.

Gelelim Akit'in Cengiz Çandar'a iyiliği bahsine...

O malum habere. Şemdin Sakık kaynaklı Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal hedeflemesine...

Acaba o haberin, Şemdin Sakık merkezli "28 Şubat andıcı"nı hatırlatacağı hiç mi düşünülmedi? O zaman 28 Şubat andıçlamasına topyekûn karşı çıkış nasıl unutuldu?

Cengiz Çandar ya da diğer isimlerin Kürt sorununa ilişkin çizgilerini eleştirmenin tek yolu Şemdin Sakık'a atfen çok da tutarlı gözükmeyen ifadeleri yayınlamak mıdır? Bu tavrın, diğer itirazları da dayanaksız hale getirdiği nasıl düşünülmez?

İyilik bahsine gelince...

Başlıkta "Çandar'a iyilik" dedim.

Cengiz Çandar'ın, Hasan Cemal ya da Ali Bayramoğlu'nun "Kürt sorunu" dahil kimi görüşlerini, tavırlarını ben de eleştiriyorum. Artı, farklı konularda da farklı tavırlar sergilediğimiz oluyor. Bazı görüşlerini çok yanlış buluyorum.

Ama Akit o haberi yaptığından bu yana, elim eleştiriye varmıyor. Yazının gidip Akit'in haberi ile bütünleşmesi endişesini yaşıyorum.

Benim duygularımı, bu camiada pek çok yazarın yaşadığını ve kalemlerinin söz konusu kişilere eleştiriye yönelmediğini sanıyorum.

Yani Akit'in o haberi, söz konusu kişiler hakkında bir medya dayanışmasına yol açtı bir, tüm görüşlerini-tavırlarını eleştiriden muaf hale getirdi, iki.

İyilik bu değilse nedir?

Akit'in savunma konumuna girmesi iyi mi oldu?

Bu camiada Akit'in tavrını onaylayan bir tek yazının yer almaması anlamlı değil mi?

Yazdıklarımız, koyduğumuz tavırlar geniş bir camiayı bağlıyor, ben daha dikkatli, daha adil, daha haklı, daha savunulabilir bir çizgi tutturulması gerektiğini düşünüyorum.

Akit'in yaşanan süreç içinde "put kırıcı" anlamda çok net tavırları oldu. Camiamızdaki pek çok gazetenin yayınının, insanların duygularını "kesmediği" bir zamanda, Akit'in yayınları ilaç gibi geldi.

Ama bazen de, "Acaba bu manşet gerekli miydi" soruları soruldu ve camianın taşımakta zorlanacağı durumlar oldu.

Ben dostça, Çandar'larla ilgili Şemdin Sakık haberinin, 28 Şubat çizgisine düşme anlamı içermesi sebebiyle de sağlıklı olmadığını belirtmek istiyorum. Ahmet Taşgetiren'in bu yazıyı yazmak zorunda kalmasının da bir anlamı olacağını düşünüyorum.

Burada Sayın Başbakan'ın medya ile ilgili yaklaşımı üzerine de bir şeyler söyleme zarureti var.

Başbakan ve medya

Başbakan'ın patronlara, üstelik bir iftar konuşmasında, "Bunlara nasıl yazı yazdırırsınız" yollu kamuya açık bir mesaj göndermesi, "Onların ipini çekin" anlamı içerecek, çok dramatik bir sesleniştir. Başbakan'ın bunu kastedeceğinden emin değilim. Yani Cüneyt Özdemir'in ipinin çekilmesini seyreder mi Sayın Başbakan, zannetmiyorum. Kızıyor, öfkeleniyor ama medyayı hizaya getirme gibi bir tavır algılaması içine girmek, sanırım kendisinin de isteyeceği bir şey değildir. Başbakan, aslında telefon görüşmeleriyle çok sağlıklı diyaloglar kurabiliyor. İstifade ettiği veya yanlış bulduğu konularda, bunları her an "iktidar tehdidi" gibi algılanacak ve imaj bozacak polemik kürsülerine taşımak yerine birebir görüşmeler zeminine çekse, bence çok daha sağlıklı olacaktır.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)