İSTANBUL (AA) - Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 100. yılı münasebetiyle Akatlar Kültür Merkezi'nde, Japonya'nın geleneksel kaligrafi sanatı "shodo" tanıtıldı.
Japonya'nın İstanbul Başkonsolosu Kenichi Kasahara, sanatçı Hiroyuki Takahashi'nin gösteri yaptığı etkinliğin açılış konuşmasında, geleneksel Japon ve Türk yazı sanatlarını bir arada gerçekleştirdikleri gösteriden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kasahara, Japonca ve Türkçenin farklı alfabeleri olmasına rağmen, dilbilgisi ve cümle yapılarının birbirine oldukça benzer olduğunu söyledi.
Her iki ülkenin vatandaşları tarafından bu iki dilin öğrenilmesinin kolay olarak kabul edildiğini ifade eden Kasahara, şöyle devam etti:
"Bu etkinlik sayesinde sizlerin Japonca öğrenmeye daha fazla ilgi duyacağını düşünüyorum. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 100. yılındayız ama gerçekte bu ilişki çok daha eskilere dayanıyor. Yaklaşık 130 yıl önce Japonya'yı ziyaret eden Osmanlı donanmasına ait bir gemi, Japon sularında batmıştı. Yerel halk büyük fedakarlıkla kurtarma çalışmalarına katıldı ve 650 mürettebattan 69'unu kurtarmıştı. Dönemin Japon hükümeti de bu kişileri vatanlarına geri gönderdiler ve böylece iki ülke arasındaki dostluk başlamış oldu. Bu iki ülke arasındaki güzel ilişkinin önünüzdeki yüzyıllarda da devam etmesi en büyük temennimdir."
- "Yazarak kendi düşünceni ve duygunu var edebiliirsin"
Japon kaligrafi sanatı shododa, kişinin duygularını ve düşüncelerini fırça kullanarak kağıda yansıttığını anlatan Hiroyuki Takahashi ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu sanat için kullanılan fırçanın esnek bir yapıya sahip olduğunu ve bu esnekliği kullanarak güçlü duyguları güçlü, yumuşak duyguları ise ince dokunuşlar ve çizgilerle kağıda yansıtılabileceğini dile getirdi.
Usta sanatçı, shodo ile hat arasındaki temel farkın, shodo için kullanılan fırçanın uygulama biçiminden kaynaklandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Japon kaligrafisinde vuruşlar, yazarken ortaya çıkan haller, yani hızlanma, yavaşlama ya da anilik gibi durumlar çok önemlidir. Bu yazım stilinde sabit bir hızda olmazsınız. Yazı içindeki bu hız değişiklikleri, vuruş tarzları, sizin karakterinizi belirler ve ortaya koyar. Örneğin içinde bulunduğumuz modern zamanlarda insanlar bu sanata daha fazla ilgi gösteriyorlar. Çünkü gerçekten de böylesi bir yazım şekline ihtiyaçları var. Gençler şu anda internetten bilgi ediniyorlar. Ama yazarak, kendi düşünceni ve duygunu var edebilirsin. Bu tam olarak içinde bulunduğumuz zamandaki insanının ihtiyacı olan şeydir. Bilgisayarda yazılan bir yazının size ait olduğuna inanmıyorum. O yazının bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden fırça ile yazmanın, kişinin kendi ürettiğini hissederek var ettiği bir duygu ve düşünce olduğunu düşünüyorum."
Yoğun ilginin olduğu programa, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İsmail Öztürk de konuk sanatçı olarak katıldı.