Neredeyse 100 gün oldu… Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler ve Demokrat Parti Ulusal Güçler koalisyon hükümeti iktidara geldiğinden bu yana üç ay gibi bir süre geçti. Elle tutulur gözle görülür bir icraat var mı diye dönüp bakıyorum ama maalesef yok! Oysaki umutlandırmıştı bu hükümet bizi… Seçim gerçekleştirilmiş, halk bu topluma hizmet etmeyen siyasetçileri sandıkta bırakmıştı. Tam anlamıyla istenilen dönüşüm değildi belki sandıktan çıkan sonuç ancak yine de bir umut uyandırmıştı içimizde… Hemen öncesinde Sibel Siber başbakanlığındaki geçiş hükümetinin yarattığı olumlu havayla yelkenleri doldurmuş güzel şeylerin olabileceği düşüncesi içerisine girmiştik.
Halbuki kazın ayağı yine öyle olmadı…
İktidara gelmeleriyle birlikte önce Sayın Serdar Denktaş bir sessizlik sürecine girdi… Atamalar sebebiyle parti içerisindeki kutuplaşma doruk noktalara çıktı. Sanki sayın başkan ‘inceldiği yerden kopsun’ya da “su akar yolunu bulur” dercesine bir tavır içerisindeydi… Benzer bir durum Sayın Başbakan Özkan Yorgancıoğlu için de geçerli…
Seçimler öncesindeki o kendine güvenen ve kazanacağından emin duruşunu kaybettiğini düşünüyorum sayın başkanın…
Bu durumda parti içerisindeki dengeler ve üzerindeki baskı etkilidir hiç şüphesiz…
Ancak parti içi meseleler ve özellikle yaşanılan tartışmalar magazin sayfalarındaki fırtınalı aşıkların kapışması gibi bir hal alırsa bunu tüm yönetim kadrolarının bilhassa sayın başkanın biraz durup sorgulaması gereklidir diye düşünüyorum.
İşte bu düşünceler içerisinde giderken bir de yapılan elektrik zammıyla beraber CTP ve DP-UG hükümeti de toplum nezdinde antipatik bir koalisyon hükümeti görüntüsü çizmeye başladı.
Bu düşünce toplumda giderek yaygınlaşırken, sosyal medya üzerinden CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy’un ‘neden aday oldum’ isimli bir videosu yayınlandı.
Videoda Akansoy, Aralık ayında gerçekleşecek olan kurultayda neden Genel Başkan Özkan Yorgancıoğlu’na rakip çıktığını anlatıyordu.
Bazı kesimler tarafından partinin ağır ağabeyleri yani toplum içinde bilinen adıyla ‘bıyık’lılar tarafından desteklendiği ifade edilen Akansoy, mevcut algının aksine parti içi muhalif kesimin korkak davrandığını da belirtiyordu videoda…
Ne diyordu Akansoy; “CTP içinde senin dışında birçok muhalif insan var ancak onlar bu süreçte adım atmıyor” diyerek parti içi bir özeleştiri yapıyordu.
Akansoy bir noktaya daha dikkat çekiyor ve; “Eğer bir rejime, duruşa, partiye, pakete, statükoya muhalifseniz ortaya sizin alternatifinizin ne olduğunu koymak zorundasınız. Eğer koyamazsanız yaptığınız mırıltıdan ya da temenniden öteye gitmez” diyerek birçok kesime de mesaj veriyordu…
Sahi ne çok mırıltı duyar olduk iktidarın büyük partisinde bu dönem?
Peki ne oldu, kim cesur bir adım atabildi?
Hiç kimse!
İşte bu yüzden Sayın Akansoy’un bu çıkışını doğru ve videodaki açıklamalarını da samimi buluyorum.
Bazen gözümüzün önünde yaşanılanları görür ama bunu yüksek sesle haykırmaktan korkarız ya işte CTP’de de şu anda bu yaşanmaktadır.
Parti içerisinde hala büyük bir kesimin Genel Başkan Yorgancıoğlu’nun daha da yıpranmasını hedeflediği ortada…
Lakin bu yıpranma sadece Sayın Genel Başkan’ın değil aynı zamanda partinin ve bu ülkenin yıpranması demek olacaktır…
Bu toplum büyük umutlarla iktidarın büyük ortağı yaptığı CTP’nin bir kez daha iktidardan görev süresi dolmadan; üstelik beceriksizlik ya da adım atmakta korkmaktan ötürü gitmesini asla affetmez…
O sebeple her bir CTP’li bu kurultayda sadece kendi partisinin yönetim kademesini değil aynı zamanda bu adada yaşayan tüm bireylerin beklentilerini ve hedeflerini de oylayacağını bilmeli ve tercihlerini buna göre yapmalıdır. Mühim olan eğer gerçekten bu ülkenin çıkarlarıysa herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli ve gerekiyorsa koltuğundan da vazgeçmelidir. Hadi bakalım bizlerde görelim kimler bu vatanı ve ülkesini; kimler kendi koltuğunu ve zümresini seviyor?