AK Parti ve Cemaat kardeşliği bitti mi?

Bilindiği üzere AK Parti muhafazakar kesimin çok büyük çoğunluğunun oylarını alan siyasal bir parti ve kurulduğu ilk günden bu yana, 11 yıldır tonu farklı da olsa muhafazakar söyleminden hiç vazgeçmedi.

İmam Hatiplerin yeniden açılması, katsayı adaletsizliğinin bitirilmesi, başörtüsü yasağının fiilen üniversitelerden kaldırılması, okullarda seçmeli Kuran'ı Kerim ve Siyer dersleri verilmesi, seçmeli Kürtçe dersinin getirilmesi gibi bir çok konuda geniş bir kitle tabanının isteklerini yerine getirdi.

Ayrıca Başbakan'ın dindar bir insan olduğunu bilmeyen duymayan da yok zaten.

***

Bir gönüllüler hareketinin lideri olan Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ve "Cemaati"i ise hepimiz biliyoruz. Ve bu insanların diğer muhafazakarlar gibi 28 Şubat döneminde ne zorluklarla karşı karşıya kaldığına, hepimiz yakinen şahit olduk.

Hatta Avustralya'larda şehit olan Esad Coşan Hocaefendi gibi Fethullah Hocaefendi de aynı süreçte kendi öz vatanından kopartıldı. Çok uzağa gitmek zorunda kaldı. (Bu arada, cemaatleri ve Hocaefendileri destursuz eleştiren bazı ulusalcılardan, en azından gurbet acısına saygı beklemek çok mu?)

Yıllardır Hizmet erlerinin bu ülkeye yaptığı hizmeti de kimse inkar edemez. Dünyanın en ücra köşelerine kadar hizmet götürmek herkesin harcı değil yani.

***

İç ve dış bağlantıları, sermaye ve medya ayağı ile "Gezi Olayları" gibi büyük ve küresel bir operasyon ise ne acı ki bizi ayrıştırdı. Daha doğrusu ayrılıktan ve fitneden medet umanları daha da hırslandırdı!

Daha önce zaman zaman AK Parti'yi eleştiren Hizmet basını, 7 Şubat krizinden sonra eleştiri dozunu iyice yükseltmişti. Ulusalcı medyanın da gazıyla, aynı tabana hitap edip aynı kıbleye yönelen insanlar arasında ciddi bir kavga varmış gibi imaj oluşturuldu. Daha sonra durulan bu fitne ateşine, Gezi olayları bahanesi ile yine odun taşınıyor. "Gül-Erdoğan" kıyaslamalarında yapılmak istenen gerçek dışı algı, bir kez daha iki benzemez olan bir siyasal parti ile hizmet hareketi arasında varmış gibi manipülasyon yapılıyor.

***

Todays Zaman gibi İngilizce yayın yapan bir gazetenin bazı yazarlarının, İngilizce yazılarında ve sosyal medyada AK Parti 'ye karşı sert eleştiriler yöneltmesi de bu "algı"yı güçlendiriyor.

Cemaatten yetişmemiş ama embedded cemaatçiymiş gibi yazılar döşenen kimi isimler, sosyal medya üzerinden ya da köşelerindeki yazılarıyla ciddi anlamda "fitne" yaydığını görüyoruz.

Zaman Gazetesi'nde bazan "eleştiri kültürümüzü genişletmeliyiz" argümanı ile savunuluyor. Ancak bu savunulma, "Öyleyse neden aynı yazarların Cemaate yönelik tek bir eleştiri yazısı yok?" sorusuna cevap veremiyor.

***

Hocaefendi zaman zaman bu fitneye dikkat çeken açıklamalar yapsa da bazı Hizmet yazarları bunu hep kulak arkası yapıyor maalesef. Halen de sosyal medya üzerinden bu 'embedded' yazarların neler yazdıklarını görüyoruz.

Tabi ki herkes düşüncesinde özgür olmalı, tabi ki burası demokratik bir ülke ve tabi ki eleştiri kültürümüzü genişletmeliyiz. Ama karşı her eleştiriyi de "düşmanlık" olarak algılamamalıyız o zaman!

Cemaatten olup AK Parti'ye karşı sert dil kullanan yazara da uzağım, AK Parti'li olup Cemaat karşı sert dil kullanan yazara da uzağım! Çünkü benim tarafım "kardeşiz" diyenlerin yanıdır.

Dünyanın en ücra köşelerine giden hizmet erlerine bakarım ben, Türkçe olimpiyatlarında Başbakan'ı dakikalarca ayakta alkışlayan yüz binlere bakarım.

***

Biz birbirimizi Kal-u bela'dan beri tanıdığımızı unutuyoruz bazen. Fitnenin 'sağ'dan ve 'sol'dan geleceğini unuttuğumuz gibi. Velhasıl inanan insanların Allah'a verdiği sözü untumak gibi bir lüksleri yok. Çünkü kardeşliği emreden O.

Türkiye çok zor ve hassas bir süreçten geçiyor. İki senede 3 tane önemli seçim yaşayacağız. İnananların, birleşmesi, kardeşliği güçlendirecek söylemleri artırması gereken bir süreç. Ve bu süreçte hepimizin, sırtımızı dayadağımız kardeşimize güvenebilmemiz çok ama çok önemli.

***

Başbakan'ın son günlerdeki konuşmalarında "Hepimiz 3 metrelik toprak altına gireceğiz" hatırlatmasının, sadece ulusalcılara, laiklere yönelik olduğunu düşünenler yanılıyor. Bence bu hatırlatma, en başta dindar kesime yönelik hikmet dolu bir hatırlatmadır.

Son söz O'ndan: İnnemel mü'minune ihvatün. "Ancak inananlar kardeştir." (Hucurat 10)