AK Parti Kurultayı ve KKTC

27 Ekim 2013 tarihinde Türkiye'de Erken Yerel Seçimler var.


Peşinden Cumhurbaşkanı Seçimi ve Genel Seçim sırada olacaklar. Belki Cumhurbaşkanı Seçimi ve Erken Genel Seçim aynı tarihte gerçekleşecek.


Türkiye içeride bir yandan terörle çetin bir boğuşma içinde. Diğer yandan karanlık ve faşizen geçmişiyle hesaplaşmakta ve bu hesaplaşma toplumsal açıdan kolay değil. Toplum da Arjantin'e, Şili'ye ya da Portekiz'e yabancı olmayan ancak Türkiye özelinde "yaşanılarak öğrenilen geçmişle hesaplaşma sürecini" tüm çalkantılarıyla yaşamakta.


Türkiye yurt dışında bir yandan 2002 öncesine kıyasla artık "bölgenin Bekçi Murtaza'sı" değil. Bulunduğu coğrafyada ve Akdeniz genelinde güçlenerek üstlendiği yeni "var olduğu coğrafyanın olmazsa olmaz gücü" olmasından rahatsız olan "mahallenin eski kabadayısı" havalarındaki ülkelerle de sorunlar yaşamakta.


AB, Türkiye'nin "AB'ye danışma ihtiyacı duymadan" bölgede faal olmasından yakınıyor. Bu gerçekten yeni bir durum.


Bölgedeki diktatörler "kendinden emin" müslüman bir parlamenter demokrasiden çok rahatsızlar. Kanlı bir diktatörün inim, inim ınlettiği Suriye halkına Türkiye'nin destek veriyor olması ya da Filistinliler'in ilk defa bu derece müslüman bir ülkenin kendilerine sahip çıkmasından duydukları memnuniyet "sahte Filistin dostlarını" tedirgin etmekte.


Bu nedenle Türkiye'nin istikrarının sabote edilmesi için her yol deneniyor. PKK yeni destekleyicilere sahip bir vaziyette "boyundan büyük işlere" girişiyor. ASALA tekrar canlandırılmaya çalışılıyor. Türkiye Kürt Sorunu'nu diyalog yöntemi ile çözmeye çalıştıkça karşı taraf panik içinde şiddetin dozajını arttırıyor.


İşte böyle "sıcak" bir dönemde AK Parti Kurultayı gündeme geliyor.


Sadece Türkiye ve KKTC açısından değil yaşadığımız coğrafyanın geleceği açısından da önemli bir tarihi kurultay söz konusu.


30 Eylül 2012 tarihinde çok profesyonel şekilde hazırlıklarının yapıldığı iddialı bir Kurultay'da sadece AK Parti'yi 2020'li yıllara taşıyacak yeni kadrolar oluşturulmayacak. İç ve Dış politikalara yönelik önemli sinyaller de söz konusu.


Pazar Günü KKTC Başbakanı İrsen Küçük, ÖRP Başkanı Turgay Avcı ve DGP Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun davetli oldukları bu kurultayı davet edilen Almanya'daki partimin temsilcisi olarak dikkatle izleyeceğim.


Özellikle KKTC'de 21 Ekim 2012 tarihinde yapılacak UBP Kurultayı ile ilgili olarak gündeme gelenleri göz önünde tuttuğumda güçlü bir Türkiye'nin KKTC açısından önemini daha iyi kavrayabiliyorum.


Dün eski bir müsteşarın bir başka şahısla ile birlikte "Başbakan İrsen Küçük adına sahte imza ile bir sahte belge hazırlayıp kamuoyuna yaymak" gibi ağır bir iddia nedeniyle gözaltına alındığına şahit olduk. UBP Kurultayı ile ilgili gelişmelerin bu derece polisiye ve adli boyutlara varması acı.


Ülkenin muhalefeti de tam kriz içinde. Muhalefet partisinin MYK'sının Genel Başkan ve Genel Sekreter hariç olmak şartıyla istifa etmesi AB ülkeleri için hiç alışılmamış bir durum. MYK giderse başkan da, genel sekreter de gider. Aksi durum tam bir "komedi" olur. Oluyor galiba!


Bu derece kendi içinde paramparça ve kavagalı KKTC'nin Türkiye'ye, Ankara'ya ve Türkiye'nin desteğine daha fazla ihtiyacı var.


Bu nedenle Pazar Günü AK Parti Kurultayı'nı ve sonuçlarını özellikle KKTC açısından etkileri nedeniyle çok dikkatli bir şekilde izlemekte yarar var.