Adam o kadar cimriymiş ki, çocuğu cüce olmuş



Buzağı

Çiftçi ineğinin doğumu sırasında hayvana yardımcı olurken tam ahırın kapısında onları irileşmiş meraklı gözleriyle izlemekte olan küçük oğlunu fark etmiş, doğum bittikten sonra küçük oğlana olup biteni anlayabileceği bir dille anlatmak için yanına çömelmiş, nereden başlayacağını bilemediği için de “Bana bir sorun var mı bakalım?” diye sormuş. “Bir tek, ama bir tek sorum var baba..!” diye cevap vermiş oğlan heyecanlı bir ifadeyle, “O minik buzağı bizim ineğe arkadan çarpmadan önce kaç kilometre hızla koşuyormuş öyle?..”

Konuşan kurbağa

Yaşlı adam ormanda yürürken kurbağanın biri ona seslenip “Heyy.. Beni öpersen güzel bir prensese dönüşeceğim..” demiş, adam eğilip kurbağayı eline almış ve cebine yerleştirmiş.. Kurbağa adamın cebinde söylediklerini defalarca tekrar etmiş ama nafile.. Sonunda kızmış, adama “Aptal..!” demiş, “Fıstık gibi prensesle harika bir hafta sonu geçirmek varken deve gibi yürüyüp duruyorsun.. Ne istersen yapardım be..!” Yaşlı adam “Yahu 20 sene önce neden zıplamadın ki önüme?..” demiş sinirlenerek, “Bu yaşta kahvede hava atabilmek için konuşan kurbağa tabii ki daha cazip geliyor bana..!”

Pişkin koca

Adam evine gelmiş, bir bakmış ki karısı ve metresi, birlikte misafir odasında oturmaktalar.. “N.. Ne oluyor burada?..” demiş heyecandan kekeleyerek. “Ne gördüğünü sen söyle bakalım” demiş karısı alaylı bir ifadeyle. “S..Sen salonumuzda yabancı bir hanımefendiyle oturuyorsun” demiş adam terleyerek. Bu sefer “Yabancı mı?..” diye sinirle atılmış metresi, “Ne yabancısı?.. Biz tam 5 yıldır aşk yaşıyoruz be..!” “Nee?..” demiş adam pişkin bir şekilde karısına dönerek, “Bu.. Bu gerçek mi?.. Bunu da yaptın bana ha?.. Sana vallahi inanamıyorum..!”

Evlilik sırrı

Yeni evli delikanlı babasına gidip “Ne yapsam karıma yaranamıyorum baba..” demiş, “Onun arzu ettiği gibi olgun, düşünceli, dengeli biri ne zaman olacağım?..” Babası “İnan bilemiyorum oğlum..” diye cevap vermiş “O kadar uzun yaşayan bir erkeği şimdiye kadar görmedim..!”

Stajyer avukat

Genç avukat kız yeni işe başladığı hukuk bürosuna gelince masasının üzerinde bir daktilo bulmuş, daktilonun üzerine birlikte çalıştığı, biraz daha kıdemli avukatların taktığı bir kağıt, kağıtta da “Sekreterimiz yok, bu işte sizin yardımlarınızı istiyoruz..” notu.. Hemen aynı daktilo ile o notun altına alelacele bir mesaj yazıp çıkmış odadan “Tabi, men xemnuziyetle eliximden keltiğince yerdem edmaya çalıxşerim.“



Akla ziyan sorular

Yıldırım Tuna internette dolaşan “çok ilginç” ama aslında “akla ziyan” soruları toplamış. Haydi bakalım, bugün pazar, vaktiniz de bol, okuyun soruları sonra cevaplamaya çalışın;

- Tarzan’ın neden sakalı yoktur? Köse değilse, traş olmayı ormanda nasıl öğrenmiştir?

- Pillerinin bittiğini bilmemize rağmen, uzaktan kumandanın tuşlarına neden daha sert basarız?

- Kamikaze pilotları neden kask takar ki?

- Bebekler 2 saatte bir uyanırken, insanlar neden rahat uyumayı “bebekler gibi uyumak” şeklinde tanımlar?

- Nasıl oldu da uzaya gitmemiz, bavullara tekerlek koymayı akıl ettiğimizden önce oldu?

- Bir ineğe bakıp; “Şu sallanan pembe şeyleri sıkacağım ve içinden çıkanı da içeceğim!” diyen ilk insan kimdi acaba?

- Peki; “Şu tavuğun kıçından çıkan ilk şeyi yiyeceğim” diyen ilk insan kimdi?

- İnsanlar saati sormak için bileklerini işaret ederken, neden tuvaletin yerini sormak için kıçlarını işaret etmezler?

- Mısır yağı mısırdan, zeytinyağı zeytinden yapıldığına göre, bebek yağı neden yapılır?

- Domuzlar asla terlemezken, insanlar neden “Domuz gibi terledim!” derler?

- Asansör düğmesine birden fazla kez basmak asansörü daha mı hızlı getirir?

- Neden bozulan otobüsün ya da minibüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?

- Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye’yi bulmaya çalışırız?

- Millet olarak dünyada kaybolma kompleksimiz mi vardır?

- Neden insanlar birbirlerine sarılınca sağa-sola sallanırlar?

- Neden öğrenciler ilköğretimin beşinci sınıfına kadar öğretmene “öğretmenim” diye seslenirken, altıncı sınıfta bir anda “hocam” diye seslenmeye başlarlar?

- Neden insanlar kapalı bir alandan yağmur yağan alana çıkınca kafalarını eğerler? Yağmura duyulan saygıdan mıdır, yoksa öyle yapıpca ıslanmaz mıyız?

- Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapıya “10 dakika sonra döneceğim” yazar, ne zaman gittiğini nasıl anlarız?

- Düğünlerde neden “Dom Dom Kurşunu” ile göbek atılmaktadır? “Bir avcı vurdu beni, bin avcı beni yedi” gibi sözler eşliğinde kendinden geçen başka milletler var mıdır?

- Neden bazı kızlarımız şirin bir hayvancağız gördüklerinde “inanmıyorum!” derler? İnanılmayacak olan nedir?

- Cumartesi ve Pazartesi’nin neden kendi isimleri yoktur?

- Spor spikerleri yıllardır München Gladbach’ı “mönşen gladbah” olarak okurlar da neden Bayern München’i “Bayer Münih” diye okurlar. İki Münih farklı mıdır?


Gani Yıldız’dan

Demokrasimizin en büyük eksiklerinden birisi olan “hesap verebilirlik” özelliğini sağlamak için neden hiç çaba harcanmıyor? Çünkü demokrasi adı altında yapılanların “hesabının verilemeyeceği” biliniyor!


“Fırsatlar ve Zorluklar-Avrupa” başlıklı yuvarlak masa toplantısına katılan AB Bakanı Egemen Bağış içtiği kahveden sonra fal bakmış ve falda AB’yi görmüş. Tamam falda çıktı da, esas merak ettiğimiz, isteğimizin “kaç vakte kadar” olacağı!


Demokrasimiz de turizmimiz gibi “her şey dahil sistemi”ne sahip; biber gazı, cop, tazyikli su, gözaltı, tutuklanma...


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Bizde günlük 2 doların altında gelirle yaşayan kalmadı” demiş. Doğru; günde 2000 dolarla yaşayanlar yüzünden yok olup gittiler!


Başbakan’a göre 4+4+4 değişikliği ideolojik değil, pedagojik. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na göre ne ideolojik ne de pedagojik, konu kriminolojik. Açıklamalardan dengesi bozulan vatandaşın sorunuysa tamamen psikolojik...


ABD’nin, İran’dan petrol almaya devam ettiği için yaptırım uygulayabileceği ülkeler listesinde Türkiye de varmış. Eeee konu ulusal çıkar olunca “dostluk ve müttefiklik” rafa kalkar, “yaptırım dosyası” masaya konur.

(VATAN)