ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Hukuk dilinde berraklık ve anlaşılırlığı arttırmak için hukuk fakültelerinde sınavların test olması yerine yazılı sınav uygulamasının tercih edilmesine yönelik çalışmaların yapılması lazım. Tavsiyemizi YÖK Başkanlığına ileteceğiz." dedi.

Tunç, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nda, "Türkçe Şurası-2 Hukuk Dili" programındaki konuşmasında, hakim ve savcı adaylarının kişisel gelişimine katkıda bulunmak, hukuk dili konusunda farkındalığı arttırmak, mahkeme kararlarının doğru, açık ve anlaşılır olmasını sağlamak amacıyla "hukuk dili" temasıyla gerçekleştirilen şuranın, 2 gün boyunca süreceğini bildirdi.

Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, dili; "toplumun kimliği ve bir halkın varlık nedeni" olarak gördüğünü anımsatan Tunç, Türkçenin, asırlara yayılan tarih mirası, geniş bir coğrafyaya yayılan güçlü bir dil olduğunu söyledi.

Yılmaz Tunç, Türkçenin yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda, bilgi birikimini aktaran, düşünce dünyasını şekillendiren ve kimliği inşa eden kadim bir hazine olduğunu vurguladı.

"Dil meselesinin siyasi, ideolojik veya başka açılardan ele alınması yalnızca dile karşı zarar verici hamleler değildir" görüşünü paylaşan Tunç, Türkçeye sahip çıkmanın yalnızca geçmişe bir vefa borcu değil, geleceği inşa etmenin de en sağlam yolu olduğunu kaydetti.

Adalet Bakanı Tunç, hukuk ve yargı dilinin, milletin kimliğini, toplumsal değerlerini ve kültürel birikimini doğru bir şekilde aktarması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Toplumda adaletin sağlanabilmesi, sadece kanunların doğru uygulanmasıyla değil, aynı zamanda o yasaların, dilin ve kavramların halkla olan iletişimiyle de doğrudan ilişkilidir. Yargı dilinin sade, anlaşılır ve toplumun geniş kesimleriyle uyum içinde olması, hukukun evrensel prensibi olmasının yanında, o milletin kültürel ve toplumsal yapısına saygı göstermek demektir. Bundan hareketle, hukuk dilinin de dil bilinciyle şekillenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Çünkü her dil, bir halkın düşünce tarzını, değerlerini ve inançlarını yansıtır. Yargı dili, bu anlamda bir köprü işlevi görmeli, milletin kimliğini anlamada ve yaşatmada önemli bir rol oynamalıdır. Bu nedenle Türkçeyi hukuk dilinin omurgası olarak görmek, sadece bir tercih değil, tarihimize, kültürümüze ve kimliğimize duyduğumuz sadakatin gereğidir."

- "İnsanın en temel hakkı, dili anlamasıdır"

Tunç, Türkçeyi hukuk dilinde güçlü kılmanın bir hukukçunun vicdani ve mesleki sorumluluğu olduğunu, yabancı terimlerin ve karmaşık ifadelerin arkasına gizlenmiş bir hukuk anlayışının, milletten, vatandaştan kopuk bir adalet sisteminin zeminini hazırlayacağını bildirdi.

Hukukun, insanlar için olduğunu kaydeden Tunç, "İnsanın en temel haklarından biriyse, kendisine adalet getiren dili anlamasıdır." sözlerini sarf etti.

Hukuk dilinin anlaşılır ve erişilebilir olması gerektiğini belirten Tunç, "Hukuk sisteminin çağın gereklerine uygun hale getirilmesi, vatandaşların hukuk hizmetlerine daha kolay erişebilmesi ve yargı süreçlerine güven duymaları açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple, Türkçe'nin sadeliği ve zenginliği, hukukun netliği ve güvenilirliği için vazgeçilmezdir. Çünkü hukuk, bir milletin adalet terazisiyse, bu terazinin dili de mutlaka o milletin anladığı dili olmalıdır." ifadesini kullandı.

Türkçenin, zenginliğiyle, hukuk dilinin etkin bir şekilde kullanılması için büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Tunç, "Türkçenin dil bilgisi, sözcük dağarcığı ve anlam derinliği, hukuk metinlerinde belirsizlikleri ortadan kaldırmak, ifadeleri netleştirmek ve hukuki kavramları doğru bir biçimde aktarabilmek için son derece uygundur. Türkçenin açık, anlaşılır ve doğru kullanımı, kanunların halk tarafından anlaşılabilir olmasını sağlar. Böylece adaletin herkes için erişilebilir hale gelmesine katkıda bulunur." diye konuştu.

Bakan Tunç, hukuk dili ve yargı dilinin, milletin kimliğini, değerlerini ve tarihini doğru bir biçimde temsil etmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Sadece adaletin sağlanmasında değil, aynı zamanda toplumda güven ve huzurun tesisinde de etkin bir rol oynamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yargı kararları, vatandaşın kavrayabileceği açıklıkta yazılmalı"

Yılmaz Tunç, son 22 yılda temel kanunların tamamının, toplumun ihtiyaçları ve çağın gereklerine uygun şekilde milletin anlayacağı şekilde, Türkçeye özen göstererek yenilendiğini anımsattı.

Kanun yapımı konusunda bilim komisyonlarının çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Tunç, "Mevzuat yapımının yanında hukuk eğitimi de Türkçenin tüm derinliklerini ve ifade gücünü aktaracak şekilde yeniden ele alınmalı ve geleceğin genç hukukçuları, Türkçenin ifade gücüyle donatılmalıdır. Çünkü yargı kararlarının, vatandaşın doğrudan kavrayabileceği açıklıkta yazılması bir zorunluluktur. Bu, yalnızca dilin değil, aynı zamanda hukukun da demokratikleşmenin de anahtarıdır." görüşünü paylaştı.

Tunç, bir dönem dildeki yanlış kullanılan kelimeler ve anlatım bozukluklarının moda haline geldiğini, söz konusu yanlış kullanımların yargı kararlarına da yansıdığını ifade etti.

Yargı dilinin doğru, açık ve anlaşılır olması gerektiğine işaret eden Tunç, "Yargı kararlarında yanlış, yapmacık kelimeler kullanılması hukukun kesinlik ve güven arayışıyla bağdaşmaz. Aynı zamanda adaletin doğru bir şekilde sağlanmasını engeller. Dilin yozlaşması, yargının tarafsız ve adil bir şekilde toplumun değerlerine hitap etmesini zorlaştırır. Hukuk dili, halkın anlayabileceği şekilde açık ve net olmalı, gereksiz kelime oyunlarından ve dilsel karmaşadan kaçınılmalıdır." dedi.

- "Hukuk araştırmaları merkezi açılması yönünde girişimimiz oldu"

Adalet Bakanı Tunç, hakim ve savcı adayları ile yardımcılarının hukuk dilini kullanarak karar yazmalarını geliştirme adına dersler almalarının planlandığını, planlamadaki ders saatlerinin arttırılacağını dile getirdi.

"Her alanda olduğu gibi hem mevzuat yapımı hem kararların yazımı konularında sürekli daha iyinin peşindeyiz" ifadesini kullanan Tunç, bu kapsamda istişareye önem verdiklerini, reform iradesini de sürekli canlı tuttuklarını vurguladı.

Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin hazırlıklarının tamamlandığını aktaran Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yargı Reformu Strateji Belgemizde de hukuk dili konusuna ayrıca yer verdik. Bu konuda yapacağımız hedef ve faaliyetleri de önümüzdeki 4 yıllık plan içerisinde hayata geçirmenin gayreti içerisinde olacağız. Yargı Reformu Strateji Belgemizde hukuk diliyle ilgili olarak hukuk fakültelerinde hukuk Türkçesi, metodoloji, argümantasyon, hukuk antropolojisi gibi dersleri zorunlu kılacak müfredat değişikliği yapılmasını hedef olarak koyacağız. Hukuk dilinde berraklık ve anlaşılırlığı arttırmak için hukuk fakültelerinde sınavların test olması yerine yazılı sınav uygulamasının tercih edilmesine yönelik çalışmaların yapılması lazım. En azından hukuk fakültelerindeki sınavların yazılı sisteme geçmesi konusundaki tavsiyemizi YÖK Başkanlığına iletmiş olacağız.

Yine mevzuat yapımından mahkeme kararlarının yazımına kadar çeşitli alanlarda hukuk dilinin doğru, açık, anlaşılır ve duru biçimde kullanımı için çalışmaların yürütülmesi lazım. Türkiye Adalet Akademisi bünyesinde hukuk araştırmaları merkezi açılması yönünde girişimimiz oldu. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer alan, komisyona önümüzdeki birkaç gün içinde gelecek olan kanun teklifinde, Adalet Akademisi bünyesinde hukuk araştırmaları merkezi kurulması önerimiz var. Merkez de hukuk diliyle ilgili çalışmalar yürütülecek."

Etkinliğe, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Osman Mert, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir ile yargı mensupları ve hakim savcı adayları da katıldı.

Kaynak: aa