Ada dışında yaşayan Kıbrıs Türkleri’nin oluşturduğu ve 2003 yılından beri faaliyet yürüten Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Derneği (ATCA)’nin açıklamasında, verilen sözler ne yazık ki hiç bir şekilde uluslararası toplum ve Avrupa Birliği tarafından tutulmadığına dikkat çekildi.
İşte ATCA Koordinatörü Hatice Kerimgil imzalı açıklama:
“Saygıdeğer Halkımız,
Bilindiği üzere, 11 Kasım 2022 tarihinde Türk Devletleri Teşilatına (TDT) Devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gözlemci üye olarak kabul edilmiştir.
Emeği geçen başta Anavatanımız Türkiye Cumhuriyetine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hükümetine ve Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’a teşekkür ederiz.
Bu tarihi adım, 2003 yılından beri faaliyet yürüten Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Derneği (ATCA)’nin ‘Saygı, Eşitlik ve Tanınma’ sloganı altındaki lobi çalışmalarına tamamıyla örtüşmektedir.
Belirtmek isteriz ki Kıbrıs Türk Halkı olarak her zaman barışçıl, çözüm yanlısı bir duruş sergilememize rağmen izolasyonlar ve tecritlerler sona ermemiş, verilen sözler ne yazık ki hiç bir şekilde uluslararası toplum ve Avrupa Birliği tarafından tutulmamıştır. Uluslararası toplum ve AB Kıbrıs’taki tarihi gerçekleri ısrarla görmemezlikten gelip, Rumları adanın tek sahibiymiş gibi gördüğü müddetçe Kıbrıs’ta adil, kalıcı bir çözüm bulunamayacağı aşikardır.
2004 yılında düzenlenen ayrı ve eşzamanlı referandumlarda, Halkımız Annan Plan’ına evet demesine karşın demokrasi ve insan hakları şampiyonluğuna soyunan Avrupa Birliği bu plana ‘hayır’ diyen Rum tarafını bütün ada adına haksiz şekilde üye yaparak Kıbrıs Türk Halkına büyük adaletsizlik ve haksızlık yapmıştır.
İkinci en büyük haksızlık AB’nin, Kıbrıs Türk Halkının bu adanın eşit sahiplerinden biri olduğu gerçeğini yok sayarak Rum tarafının Ada’nın tümüne hükmetme çabalarını cesaretlendiren bir tutum benimsemesidir.
Rum tarafı son olarak 2017 yılında Crans-Montana’da yönetim ve zenginliği paylaşma istememiş ve “sıfır asker, sifir garanti” tezleri doğrultusunda süreci çöktüren taraf olmuştu.
Rum tarafının çözümü engellediği apaçık ortadayken Kıbrıslı Türklere verilen sözleri bunca yıldır uygulamayan AB’nin Türk Devletleri Teşkilatının KKTC ile ilgili attığı tarihi adıma BİR gün içerisinde anında tepki koyması, esef verici bir durumdur ve yok hükmündedir. AB’nin Kıbrıs konusuyla ilgili aşırı yanlısı tutumu artık maskaralık boyutuna ulaşmıştır. Halkımızın çoğunluğunun da bu haksızlıktan rahatsızlık duyduğu bilinmektedir. AB olarak hem sözünüzü tutmayacaksınız, hem de başka Devletlerinin sizden daha adil davranmasına da engel olmak için düşmanca hareket edip tepki vereceksiniz!
Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olmamıza tepki göstermeden önce, AB’yi Kıbrıs Türk Halkına verdikleri sözleri neden tutmadıklarını açıklamaya davet ederiz. Halkımızla alay eder gibi Rum tarafını mükafatlandırıp bizi yok sayan açıklamalarda bulunmaları kabul edilemezdir.
Rum Tarafının hiçbir şekilde Kıbrıs’ın tamamını temsil etmeye hakkı ve yetkisi bulunmadığı yatsınamaz bir gerçekdir.
Egemenliğimizin, Devletimizin yok farz edilmesine hiçbir şekilde seyirci kalmayacağımızın ve insan haklarımızın, yaşam hakkımızın ve gelişme hakkımızın AB tarafından yok sayılmasını kabul etmeyeceğimizin bilinmesini isteriz.
Kıbrıs Türk Halkı olarak AB’nin bize yaptığı haksızlıkları unutmadık ve unutmayacağız. Rum tarafının 50 yıla aşkın bir süredir eşitlik temelinde bir ortaklığa yanaşmadığı dikkate alındığında, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşı ancak ve ancak Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüye dayalı çözüm vizyonu ile mümkün olabilecektir.
Türk Halkı egemen bir halktır ve kendine ait bir Devleti vardır. Anavatan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda yapmış olduğu KKTC’nin resmi olarak tanınması çağrısına tam destek verdiğimizi ve bu konuda birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeye devam edeceğimizi belirtiriz.
Bu vesileyle Halkımızın 15 Kasım Cumhuriyetimizin 39. Kuruluş yıl dönümünu en iç duygularla kutlarız.
Saygılarımla”