AB'den Türkiye'ye Çirkin Tuzak

Avrupa Birliği çaktırmadan Türkiye’nin çok hassas olduğu bir konuda Türkiye’ye çirkin bir tuzak hazırlıyor.

 

Bu kadarına da pes doğrusu.

 

Bu tezgahın aynısı Avrupa Birliği’ne yapılsa, herhalde yer yerinden oynar, 27 üye ülkeden koro halinde yaygara yükselirdi.

 

Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri hiçbir zaman ve hiçbir koşulda 4 Mart 1964 tarihinde BM’nin aldığı yüz karası 186 numaralı karardan sonra 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının tek taraflı olarak,  -Kıbrıslı Türklere ortaklık hakkı tanıyan- 13 ayrı maddesini değiştiren Kıbrıs Rum Yönetimini tanımadı ve muhatap almadı.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nde 2002 yılından beri iktidarda olan AK Parti hükümeti de geçmişten gelen bu karara sadık kalarak, Kıbrıs Rum Yönetimini iktidarları süresince hiç muhatap almadı ve her zaman, her koşulda Kıbrıs Rum Yönetimine muhatapları olarak KKTC devletini, KKTC makamlarını gösterdi. 

 

Bu kararlılıklarını daha da pekiştiren bir uygulama olarak da Kıbrıs Rum Yönetiminin AB Dönem Başkanlığını tanımadıklarını ve Rumların Başkanlık dönemleri olan 1 Temmuz-31 Aralık 2012 tarihleri arasında da hiçbir şekil ve koşulda kendileri ile muhatap olmayacaklarını 1 Temmuz 2012 tarihinden çok önce açıkladılar.

 

Bu güne değin Türkiye’nin bu kararlı tutumunu ve uygulamasını bir türlü kıramayan Avrupa Birliği şimdi Türkiye’ye geri dönüşü zor, “hayır” demesi zor, illaki Türkiye’yi Kıbrıs Rum Yönetimi ile karşı karşıya getirecek ve diplomatik temas kurmak zorunda bırakacak bir tuzak kurma hazırlığı içine girdi.

 

 Avrupa Birliğinin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle başkanlığında Strazburg’da Cuma günü gerçekleştirilen komite hazırlık toplantısında, “9 Kasım Cuma günü Türkiye-AB Karma Parlamenterler Komitesi (JPC –Turkey – European Union Joint Parliamentarian Committee) toplantısının AB Dönem Başkanı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başkanlığı altında Türkiye’de yapılması kararı alındı.

 

Tabii bu karar boşuna alınmadı.

Amaç Türkiye’yi şöyle veya böyle bir şekilde zorla Kıbrıs Rum Yönetimini tanımaya ve politik ilişkiler kurmaya zorlamak, boynunu eğdirmek.

 

Türkiye, Komitenin bu kararını belli geçerli gerekçelerle yerine getiremeyeceğini ve iptal edilmesi gerektiğini politik dille AB komisyonuna iletti. Toplantının iptal edilmesi talebinin gerekçesi, Türkiye-AB Karma Parlamenterler Komitesi’nin Kıbrıs Rum Yönetiminin AB Başkanlığı dönemi içindeki son toplantısının 20-22 Aralık tarihleri arasında yapılacak olması. Türkiye 9 Kasım toplantısının başka bir ülkede yapılmasına Komiteyi ve AB komisyonunu ikna etse bile aynı sorunu Aralık ayı içinde tekrar yaşayacağı için iptal edilmesini ve Ocak ayı içinde yapılmasını talep ediyor.

 

Sanki AB-Türkiye müzakereleri çok iyi ve verimli gidiyor da, şeker suya düşmüşcesine acil olarak toplantı yapmak gereği oluştu! AB illaki toplantının Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanlığı altında yapılmasını, üstelik te Türkiye’de toplanılmasını istiyor.

 

AB şimdi Türkiye’nin bu toplantıyı erteletme çabalarını sonuçsuz bırakmak için elinden geleni yapıyor, her fırsatı kullanıyor.  

 

Türkiye’de ve KKTC’de AB’ye katılım düşüncesi artık dibe vurdu. 2000’li yılların başındaki istek yerini isteksizliğe bıraktı. Nedenlerden bir tanesi ve en önemlisi de AB’nin her fırsatta Türkiye’ye ve KKTC’ye kazık atmaya çalışması.

Bu güne değin AB’nin herhangi bir konuda bariz ve net bir şekilde Türkiye’yi ya da KKTC’yi desteklediği görmediğim gibi, göreceğimi de hiç sanmıyorum.   

 

Okuyucularımın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarını Kutlarım.

 

 

Ata ATUN

ata.atun@atun.com

http://www.twitter.com/ataatun

http://www.ataatun.com 

29 Ekim 2012