2012 yılına da iyi dileklerle girdik. Umutlu, sağlıklı ve barış dolu başlayacaktık bu yıla. Bir şekilde başladık da. Herkes sanki bütün sene boyunca dileklerini biriktirmiş gibi birbirine iyi dileklerde bulundu.
Oysa zamanın acımasızlığını ve her gelen yılın dünyayı ve insanlığı o malum sona biraz daha yaklaştırdığı gerçeğini görmezden geliyoruz. Biz neden gerçekçi yaşayamıyoruz? Neden gözlerimizi onca olan olaya karşı sanki unutmak istercesine kapatıyoruz? Elbette ümit doluyuz. Olmalıyız da. Fakat ümit ederken bile, hayatımızın büyük bir kısmını işgal eden sanal âlem gibi sanallaşarak yapıyoruz bunu. Gerçekler, unutulmaya çalışılsa da unutulmuyor. Yaşananlar yaşanmışlığıyla kalıyor ve yaşanacakların önüne geçmek de pek elde olamıyor çoğu zaman. Sadece istemekle istekler yerine gelmiyor ya da elden gelenden fazlasını istemek bir sonuç getirmiyor.
Zaten insanlar hep kendilerini mutlu edebilmek adına unutmaya ve iyi dilekler dilemeye çalışmıyor mu? Çok dilekler dilendi. Ben şahsen 2012 yılına birçok engelle başladım. Fakat basit engellerdi bunlar. Aşılması mümkündü. Ama büyük kayıplar da vardı 2012’ye damgasını vuran. Aşılması ve telafisi mümkün olmayan. Bir çok kişiyi üzen ve yasa boğan ölümler yaşandı. Fakat elimizden kayan yıldızlar olarak tarihe geçti kayıplarımız. Yeni yılda dilenen iyi dilekler boşa mı çıktı? Belki de biz dilemesini bilemedik ya da gerçekleşmesi mümkün olmayan dileklerde bulunduk. Belki de, içten değil de, adet üzere dileklerdi onlar. Sadece yeni yılda değil de, her zaman birbirimiz için dua etmemiz gerektiğini unuttuk belki de.
Yeni yılın hiçbir yeniliği olmadı. Sadece eskileri aldı götürdü. Henüz 2012 yılının çok başlarındayız ve şu ana kadar, -yabancı ünlüleri saymazsak- 7 önemli kişilik kaybettik.
18’den 88’e.
Senenin ilk kaybı, 2 Ocak 2012’de, 70 yaşında, kontrol amacıyla gittiği hastanede rahatsızlanarak hayatını kaybeden, tiyatro ve sinema sanatçısı Tuncer Sevi oldu. Hemen ertesi gün, 3 Ocak 2012’de bir kayıp daha yaşandı. Yeşilçam oyuncularından Hamit Haskabal, 65 yaşında, evinde rahatsızlanarak hayata veda etti.
Aradan 4 gün geçmeden, 7 Ocak 2012’de, 43 yaşında, kaldığı otel odasında kalp krizi geçirerek hayata veda eden, arabesk fantezi müzik sanatçısı Azer Bülbül’ü kaybettik. Yine çok geçmeden, 12 Ocak 2012’de, hayatının henüz baharında olan 18 yaşındaki milli sporcu Aslı Nemutlu’yu, antrenman yaparken geçirdiği bir kaza sonucu boynunu kırarak yaşamını yitirmesi ile tanıdık birçoğumuz.
Ertesi gün iki büyük insanın ölüm haberiyle birden irkildik. 13 Ocak 2012, İlk önce, “Efsane” olarak adlandırılan, eski futbolcu ve teknik direktör Lefter Küçükandonyadis’in 87 yaşında gelen ölüm haberini aldık. Çok geçmeden ikinci bir ölüm haberiyle yıkıldık adeta. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, 88 yaşında, organ yetmezliği teşhisiyle tedavi görürken, hastanede hayatını kaybetti. Ve son olarak da, 18 Ocak 2012’de dizi ve tiyatro oyuncusu Evin Esen’in 66 yaşında, yaşadığı beyin travması sonucu hayatını kaybettiğini öğrendik.
Onlar için Allah’dan rahmet, sevenlerine de sabırlar diliyorum.
İşte 2012’in ilk bilançosu bu.
Biz en iyisi nefes alırken sevdiklerimizin kıymetini bilelim ve senenin tüm günlerinde onlar için iyi dileklerle birlikte dua edelim. Bu kayıplar dileklerimizi dile getirmemizi engelleyemeyecek çünkü. Hangi sene uğur getirecek diye beklemenin, bir sonraki sene için dilek biriktirmenin hiçbir anlamı yok. Bizim için gün bugündür. Her an dua üzere olalım ve sevdiklerimiz de bu yıldızlar gibi avuçlarımızdan kaymadan sevgide buluşalım.
Sevdiklerimizden daha değerli ne var ki?