19 Mayıs ve Statükonun Yılmaz Bekçileri

Türkiye’de onyıllar boyunca tabu olarak kalan hiç kimsenin dokunmaya cesaret edemediği işler vardı. Bunlar öyle bir hale geldi ki hiç kimsenin bu tabular hakkında yorum bile yapamadığı dönemler oldu. Tam kayışlar gevşeyip ‘fikir’ beyan edilecek gelişmeler olduğunda ‘tak’ diye darbe geldi ‘sak’ diye eskisinden de beter yeni tabular kuruldu. Bkz. darbe dönemleri.

 

Son yıllardaki demokratik çalışmalarla bu tabular çağa uygun hale getiriliyor. Suç işleyenin mevkisine bakılmaksızın mahkemeye çekilebilmesi benim için yıkılan en büyük tabudur. Diğerlerine şimdi girmeleyim…

 

19 Mayıs kutlamalarının stadyumlardan kaldırılarak daha geniş katılımlı olarak ‘Gençlik Haftası’ şeklinde çeşitli etkinliklerle kutlanması da çok büyük bir ilerlemedir.

 

Ancak stadyumlardaki  doğu bloku ülkelerinin bayram kutlamaları gibi tank ve top arabalarının geçişi ile yapılan kutlamaların kaldırılmasını fırsat bilen muhalefet ve basındaki malzeme sıkıntısı çekenler buna sarıldılar ve sanki 19 Mayıs kutlanmıyormuş havası vermeye çalıştılar. İyice kendilerini bitiriyorlar artık aynaya baksalar iyi olacak.

 

Toplumu muhakeme yeteneğinden yoksunmuş gibi düşünerek bu kadar soğukkanlı, şark kurnazı modunda olayları bu derece çarpıtabilme yetenek midir?

 

Yetenektir.

 

Yedirebiliyorlar mı?

 

Zor artık...

 

Her türlü demokratik, akılcı ilerlemenin önderi olması gereken,  toplumdan ileride hareket etmesi gereken liderlere ihtyacımız var. Bürokratik oligarşiyi bu kadar kutsayan hiç bir muhalefetin Türkiye’de başarılı olma şansı yok artık.

 

18 Haziran 1936’da bir genelge ile bütün ülkede CHP’nin il başkanlıklarına o ilin valileri getirilmişti de buna kimse ‘çıt’ çıkartamamıştı. Ne meclisten, ne başından ne de sivil toplum kuruluşlarından hiç bir tepki gel(e)memişti. CHP devlet bürosu olmuştu. Ülkenin tek sahibi kendini gören ve bugün de bunun olmasını isteyenler CHP içinde ‘çekirdek kadro’ olarak barınıyorlar.

 

Hala daha CHP içinde ‘yenilikçilik’, ‘özgürlükçülük’ adına tek ses çıkmıyor. Ortaya atılan cılız fikirler de yeşerme imkanı bulamıyor. Kendi küçük dünyalarında hala birbirlerine bakarak birbirlerini ‘hizaya’ getirmekle meşguller. ‘Yeni CHP’ bir söylemden öteye gidemiyor. Nesi ‘yeni’ bilen yok!

 

CHP’nin tek çıkış daha çok demokrasi için çalışmalar yapması. İktidar ile demokrasi yarısına girmesi gereken ana muhalefet partisi bunu bir türlü anlayamıyor.  Kumsalda bulduğu küçücük bir deniz kabuğunu kaybetme korkusu ile avucunda sıkmaktan strese girmiş kumsaldaki milyonlarca daha güzel deniz kabuğunu gözleri görmüyor.