2024 Yılı, Türklerin Hollanda’ya iş göçünün tam 60. yılıdır.

   Türkiye ile Hollanda arasında 19 Ağustos 1964 tarihinde Lahey’de İş Gücü Antlaşması imzalandı. Böylece iş göçü başlamış oldu.

   Hollanda’ya ilk gelen birinci kuşağa bu konuda ne kadar teşekkür etsek azdır. Çünkü onlar, deyim yerindeyse Hollanda’da bir göç tarihi yazdılar. En ağır işlerde çalışarak Hollanda ekonomisine büyük katkılarda bulundular.  Bazıları işçi olarak geldi; sonra girişimci, işveren oldular.

   Yine birinci kuşak kendi arasında örgütlenerek göçmen haklarını araştırdılar ve tüm topluma kazandırdılar. Her il ve ilçede camiler açarak Türk toplumunun dinini ve güzel ahlakını öğrenmesini ve yaşamasını sağladılar.  1974 yılından başlayarak Hollanda okullarında Anadili ve Kültürü Türkçe dersleri olarak verilmesini örgütlediler.  

   Türkler, örgütlenme konusunda da deyim yerindeyse bir tarih yazdılar. Bu bağlamda Türkler için Danışma Kurulu (İOT) çok önemli bir kuruluştur.

İOT NASIL KURULDU?

   İOT, Hollanda İçişleri Bakanlığı’nın azınlık gruplarla istişare etmek için kurulmuş bir müzakere kuruluşudur. Hükümet Türkler ile ilgili bir yasa yapmadan önce İOT ile bu konuyu görüşmek durumundadır. İOT, Türk toplumunun çıkarlarını savunmak, sorunlarını çözmek için kurulmuştur.

   İOT, Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB)’nin öncülüğünde, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu, Milli Görüş ve İslam Merkezleri Vakfı’nın girişimiyle kuruldu.

   HTİB’in o zamanki başkanı rahmetli Nihat Karaman, İslamcı federasyonlarla görüşerek kurdular. Federasyonlar,  ayrıştırıcı değil, kucaklayıcı bir yaklaşımla bu işi başardılar. Bu bağlamda başta Nihat Karaman olmak üzere, İbrahim Görmez, Osman Bahadır gibi isimleri de asla unutmamak gerekiyor.

   İOT’un ilerici sol bir örgütle muhafazakâr örgütlerin birleşerek kurulması, başlı başına büyük bir örnektir. Bunun başka bir örneği var mı?

   Ben de İOT’de 5 yıl genel sekreterlik, kısa bir süre de genel başkanlık yaptım. Benim dönemimde iki önemli ve büyük olaya sahip çıktık. Bunlar:

1)    Çifte Vatandaşlık

2)    Anadili ve Kültürü Eğitimi.  

   Hollanda Adalet Bakanı Hirsch Ballin ile 10 Mayıs 1990 tarihinde İOT olarak bir görüşme yaptık. Ben o toplantıda Bakan’a şöyle dedim:

   “Sayın Bakanım, Faslılar ve Yunanlılar çok kolayca çifte vatandaş oluyorlar. Ancak biz Türkler olamıyoruz. Bu adaletsizliği ve eşitsizliği düzeltmenizi sizden istirham ediyoruz.”

   Bakan bu sözlere birden şaşırdı. Yanında oturan Vatandaşlık İşleri Müdürü Zilverentant’a sordu.

   Zilverentant: “Sayın Bakanım Cebeci doğru söylüyor,” dedi.

   Bakan söz verdi ve biz Türklere de çifte vatandaşlık hakkı böylece tanınmış oldu.

   İkinci konu: Anadili ve Kültürü Eğitimi konusu.

   1995 yılındayız. Ben o zaman İOT Genel Başkanıyım. Hollanda Eğitim Bakanımız elinde kalın bir dosya ile bizimle görüşmeye geldi. Bakan, Anadili ve Kültürü (Türkçe) derslerini kaldıracağını söyledi.

   Bende söz alıp bakanımıza şunları söyledim:

   “Nasıl ki köklerinden koparılan bir ağaç önce solar, kurur ve ayakta ölürse, Anadili dersleri kaldırılırsa bizim çocuklarımız da aynen böyle köklerinden koparıldığı için ayakta ölürler.

   Bir insanın kökleri, anadili, dini, kültürü ve tarihidir. Lütfen bu köklerimize dokunmayınız.”

   Eğitim Bakanı bizi dinledi ve dosyasını alıp toplantıdan çıkıp gitti. Fakat sonra 2004 tarihinde Anadili dersleri kaldırıldı. Ben o yıllarda İOT’ta yoktum.

   Hollanda’da öğrendiğim en önemli konu, siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun, bizler Hollanda veya diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan göçmen Türkler olarak haklarımızı almak için ortak konularda birleşip birlikte hareket etmeliyiz.

   Burada önemli olan siyasi görüş değil, konu ve projedir. Çünkü siyaset, ancak siyasi partilerde yapılır, yapılmalıdır.

 

Bekir Cebeci

(Eğitimci, Araştırmacı Yazar)

Trabzon, 22 Ağustos 2024

e-mail: [email protected]